

Cihangir’de gittiği bir kahvede çaycılık yapan genci sinema dünyasına kazandıran, Beşiktaş’ın maçlarını asla kaçırmayan ve politik duruşunu sosyalizmden yana kullanan aykırı yönetmen Zeki Demirkubuz, bu kez “aşkın masumiyetini” sorguluyor. Kader, Bekir, Uğur ve Zagor’un birbirine düğümlenmiş hayatlarını merkezine alan çarpıcı bir hikâye sunuyor. Bekir, umutsuzca Uğur’a âşıktır. Uğur’un kalbi ise hapisten çıkan tehlikeli adam Zagor’dadır. Zagor’un tek tutkusu ise serseriliktir. Karşılıksız sevdaların, tehlikeli tutkunun ve kadere meydan okuyan ilişkilerin arasında sıkışan bu üç karakterin yolları, trajik olaylarla yeniden ve yeniden kesişir. Uğur, Zagor’un tahliyesi gecesi mahallede yaşanan bir cinayetin ardından ortadan kaybolur. Bekir için bu, aşk acısından kurtulma umudu gibidir. Ancak Zagor’un İzmir’de işlediği bir cinayet yüzünden tekrar hapse girmesi ve Uğur’un mahalleye dönüşü, Bekir’i yıllar sürecek bir takibin içine sürükler. Aşkı uğruna gururunu, benliğini, hatta kişiliğini yitiren Bekir, tek bir şeyi korumayı başarır: aşkın masumiyetine olan inancını. Demirkubuz, “Masumiyet” filmindeki Bekir ve Uğur’un 40’lı yaş hikâyesinden sonra, Kader ile onların gençlik yıllarına çarpıcı bir pencere açıyor.